Atatürk cumhuriyeti gençliğe emanet etmekle birlikte gün gelir de gençlik cumhuriyeti korumakta yetersiz kalırsa cumhuriyeti de koruyacak olan savcılardır; askerler değil. Öğretmenin, hakimin, başbakanın önüne konmayan ‘Cumhuriyet’ sıfatı bu nedenle savcının önüne konmuştur.
Gençliğe yapılan yatırım en karlı yatırımdır. Gelin görün ki yatırım yapmak bir tarafa gençlik ayaklarına prangalar vuruluyor. Milletin geleceğinin teminatı gençlerin kollarına geleceklerini garanti altına alacakları altın bilezikler takılması gerekirken çaresizliğin, umutsuzluğun, kötü alışkanlıkların bükülmez kelepçeleri vuruluyor. Gençlik intihara veya yabancı ülkelere göçe zorlanıyor. Eyvah gençliğim eyvah! Vah ki ne vah!
20 dakikalık yolculuk için hava alanı yapılırken, yapılanlara yolcu bulunamazken öğrenci burs ve kredileri simit parasına ancak yetiyor. Saraydan, hava alanından tasarruf edilemiyor ama öğrencinin bursundan, emekli babasının maaşından ediliyor. ‘Batı’yı görmeleri’ tavsiye edilen gençler sömestr tatilinde bayramlarda ailelerinin yanına gidemiyor, anne, babalarının ellerini öpemiyor, sarılamıyor. Koronadan da beter yoksulluk çöktü gençlerin üstüne ne aşısı ne ilacı ne de doktoru var.
Gece gündüz demeden ders çalışarak yüksek puanlı üniversitelere giren, bitirince de KPSS’ de yüksek puan alan gençler işsiz kalıyor. Uykusuz kalmadan, sınav stresi yaşamadan, üniversiteye girişte de bitirişte de sınav kazanmadan babasının devlet ihalelerinden kolay kazandığı parayla tatil bölgelerindeki özel okullarda tatil yapar gibi okuyan, okulu bitirdiğinde, askere gitmeyip, ücretini ödeyenler, bir yerden değil birçok yerden maaş alıyor. Altışar ay farklı kurumlarda çalışıp genel müdür bile oluyor. İşten anlamayan, dil de din de bilmeyenler diplomat olup Türkiye’yi temsil ediyor.
Savcılardan önce cumhuriyeti koruyup kollayacak gençler bilinçli bir şekilde korunup kollanacak duruma düşürülüyor. Kendini koruyamayacak hale getiriliyor. Türkiye’de hayallerini gerçekleştirme imkanları ya sağlanmıyor ya da ellerinden alınıyor. İyi yetişmiş gençler ailelerine hatta vatanlarını terk ederek yurt dışına gitmek zorunda kalıyor.
Tıp doktorlarının yeni mezunu da ihtisasını yapmışı da batı ülkelerine giderken, yerlerine yenilerinin yetiştirilmesi için düşük not, düşük puanlı öğrenciler tıp fakültelerine alınıyor, yine Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS)’ta düşük puan alanlar ve Araplar atanıyor. Türkiye’yi müthiş bir sağlık krizi bekliyor. Gelecekte bilinmeyen ya da ortadan kalkan hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalınacak.
Gençliğin bu duruma düşürülmesinde rol alan, göz yuman, engellemeyen veya beceriksizlik yüzünden engelleyemeyenler yarın lanetle anılacak! Çünkü bu günah bataklığında az veya çok çocuk ve gençler dışında herkesin günahı var. Çocuklarımıza, gençlerimize dolayısıyla geleceğimize bir şekilde ihanet ettik ve etmeye de devam ediyoruz, çocuklarımızın, milletimizin geleceğini karartıyoruz.
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olduğu halde birçok kişi haksızlığı gördüğü, bildiği halde katlanıyor, susuyor, dilsiz şeytan oluyor. Devletin dinin adalet olduğu, adaletsiz yaşanmayacağı bilindiği halde leş gibi sürdürüyor hayatını yaşadığını zannediyor.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! NFK